Bize Ulaşın

Adres

Aile Şirketleri

Tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de aile şirketleri ülkedeki ekonomik faaliyetlerin çok büyük kısmını gerçekleştirmektedirler. Ancak, aile şirketleri genellikle grup şirketleri olarak oluşturuldukları ve grup şirketlerinden herhangi bir şirketin veya şirketlerin yaşadıkları finansal sıkıntılarda, diğer grup şirketlerinin daha kolay ve hızlı destek olabildikleri için ülkede yaşanan ekonomik krizlerden çok az etkilenmekte oldukları savunulmaktadır. Benzer şekilde, yalnız bir aile şirketinin olması durumunda, benzer destek ailenin sahip olduğu varlıklardan veya kaynaklardan sağlanabilmektedir.

Ancak, aile şirketleri belirli büyüklüklere ulaşması durumunda, ailenin diğer şirketlerinden ve kişisel malvarlıklarından verilen destekler yeterli olamayabilecektir. Söz konusu aile şirketlerinde kurumsallaşmanın ve/veya kurumsal yönetim gereklerinin yerine getirilememiş olması ve sermaye piyasalarının sağladığı finansman olanakları dışında başka finansman kaynaklarına ulaşılamaması durumunda şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilirliği konusunda önemli problemler ortaya çıkabilecektir. Bu durum da, şirketlerin ilk kuşaklardan sonraki kuşaklara geçişleri sağlayamayacak ve faaliyet ömürleri maalesef uzun olamayacaktır.

Dünya genelinde aile şirketlerinin ömürlerine bakıldığında Türkiye’deki şirketlere göre çok farklılık göstermedikleri görülmektedir. Türkiye’de ve dünyada aile şirketlerinin ömürlerinin 25-30 olduğu görülmektedir. Dünyada Türkiye’den farklı olarak söz konusu süreden çok daha fazla ömürlerini devam ettiren şirket örneklerini görmek mümkündür. Yapılan araştırmalara göre, aile şirketlerinin çoğunluğu birinci kuşakta yok olmakta, üçüncü kuşakta yaşayan aile şirketlerinin sayısı ise oldukça düşük kalmaktadır.  Küçük ve orta büyüklükteki şirketlerin toplam işletmelere oranı; ABD’de % 97,1, Almanya’da % 99,8, Japonya’da % 99,4 ve Türkiye’de % 98,8’dir. Diğer taraftan ABD’de kayıtlı şirketlerin % 90’ı, İspanya’da % 80’i, İtalya’da % 95’i, İsviçre’de % 85’i ve Türkiye’de % 95’i aile şirketidir.

Aile şirketlerinin ülkedeki ekonomik faaliyetlerden aldıkları büyük pay dikkate alındığında, kurumsal yönetimin aile şirketlerine uygulanmasının çok önemli bir süreç olduğu ortaya çıkmaktadır. Aile şirketlerinde kurumsal yönetim sadece kurucu aile büyüğünün ve aile bireylerinin gerçekleştirebileceği bir süreç olmayıp, kollektif bir süreçtir. Dolayısıyla bir öğrenme ve değişim süreci ve buna bağlı olarak da geçiş ve uyum maliyeti bulunmaktadır.

Türkiye’de kurulu aile şirketlerinin kurumsal yönetim ile ilgili uygulamaları ileri bir düzeyde değildir. Söz konusu şirketlerin birçoğu patron şirketi olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ancak, halka açılarak Borsa İstanbul A.Ş.’nde payları işlem gören aile şirketlerinde kurumsal yönetim uygulamalarını görmek mümkündür. Söz konusu uygulamaların birçoğunun ise düzenleyici ve denetleyici kurumların yaptıkları düzenlemelere uyum sağlanması amacıyla yapıldığı söylenebilir. Bunun dışında, kurumsal yönetimin tüm gereklerini yerine getirmek konusunda istekli ve bu konuda oldukça mesafe almış aile şirketlerini de görmek mümkündür.

Bu çerçevede halka açılma; hem kurumsallaşmanın ve kurumsal yönetim uygulamalarının hayata geçirilmesinin önemli bir aşamasıdır, hem de başlatılan kurumsallaşmanın ve kurumsal yönetim çalışmalarının tamamlanmasında çok önemli rollere sahiptir. Aile şirketlerinde kurumsallaşma ve kurumsal yönetim uygulamaları aile şirketlerinin sonraki nesillere en az sorunla geçişlerinde ve dolayısıyla aile şirketlerinin sürdürülebilirliklerinde çok önemli olmaktadır.

Dolayısıyla şirket paylarının halka arz edilmesi; alternatif ve düşük maliyetli bir fon sağlama aracı olarak görülebileceği gibi, kurumsallaşmaya ve kurumsal yönetime geçişin bir aşaması olarak da görülmesi mümkündür. Halka arz kararı verilmesi, aile şirketinin her iki amacı da aynı anda hayata geçirmeleri olanağını verecektir. Halka açılma ayrıca geniş tanıtım imkanları, marka değerini yükseltme gibi pek çok konuda avantajlar sağlayacaktır.